Mevlevilerin, hakikati hissetmede araç olarak kullandıkları semâ, mutlaka mûsiki ile birlikte gerçekleşir. Kelime anlamı itibariyle hakikati işitmek olarak kullanılan semânın gâyesi mûsiki aracılığıyla varlıktaki hakikâti hissederek, O’nda yok olmaktır. Bu gâye semânın her adımında mecâzi olarak oluşturulmuş, insanın bilinçsel yolculuğu semâda net bir şekilde anlatılmıştır.
Mevlana düşüncesinde müziğin semanın varlığı günümüze kadar zaman zaman tartışma konusu olmuştur. Müzik, Semâ dinen uygun mudur sorusunun cevabını bizzat Mevlana hazretleri vermektedir. Mevlânâ hazretleri şöyle der: “Müzik cennet kapılarının gıcırtısıdır.” Orada bulunan pervasızlardan biri: “Kapının gıcırtısı benim hoşuma gitmiyor” der. Bunun üzerine Mevlânâ şöyle buyurur: “Ben Cennet kapılarının açılmasını, sen de onların kapanmasını duyuyorsun..”
Müzikte kullanılan enstrümanlar, kıyafetler, yapılan zikir ve semalar insanın gönlünü okşayan, dinginleştiren, uhrevi âlemlere kadar uzanmasını sağlayan etmenlerdir. Ritimler ve atmosfer bu şekilde dizayn edilerek maddi zevklerden sıyrılıp Aşk-ı İlahiyeye ermek murattır. Çünkü tasavvufun asıl amacı Allah’a kavuşmak, vuslata nail olmaktır.
Sema’da Kullanılan Müzik Aletleri
Ney
Bendir – Mazhar
Halile (Zil)
Kudüm
Rebab