Su şifa da olabilir, zehir de…
Herkes genç görünmek ve mümkün olduğu kadar uzun yaşamak istiyor. Bunun için çeşitli “mucize” reçeteler uyguluyor, diyetler yapıyor, pahalı kozmetikler satın alıyoruz. Ancak bu çabalar yalnızca yaşlanmamızın göstergelerine direnme yollarıdır. Yaşlanma konusundaki en önemli etmenlerden biri, içtiğimiz ve yemeklerimizi yapmak için kullandığımız sudur.
Bedenimizdeki hücreler, kan da dahil olmak üzere, yüzde 70 sudan oluşur.; beynimizin yüzde 90’ı sudur. Eklemlerimizin, kan damarlarımızın durumu, karaciğer ve böbreklerimizde taş oluşumu ve tenimiz içtiğimiz suyun kalitesine bağlıdır.
Eğer çay, kahve, meşrubat gibi şekerli içecekleri çok tüketiyorsak, bedenimize her şeyi atıp yakabileceğimiz bir fırın gibi muamele ettiğimiz anlaşılır. Bedenimizin işlevlerini yerine getirmesini sağlayan ilkelere saygı duymamakla yaktığımız şey, ömrümüzün yıllarıdır oysa. Eğer içtiğimiz sıvıların kalitesine özen göstermezsek, ömrümüzü kısaltırız.
Bedenimizdeki su
Doğada yüz otuz çeşit su vardır. Bedenimizde bulunan su özel yapılandırılmış bir su formudur. Tüketeceğimiz bütün sıvılar arıtılmış ve bu özel yapılandırılmış forma dönüştürülmüş olmalıdır. Örneğin bir litre kaynamış suyu işlemek için bedenimizde 46 kilokalori enerji harcanır. Bütün hayatımız boyunca tüketeceğimiz sıvıların tamamı için gereken enerji miktarı çok büyük miktarlara ulaşır. Sağlığımızın, bedenimizin kendi işlevleri için kullandığı enerji miktarına bağlı olduğunu akıldan çıkarmamalıyız. Gereksiz yere suyun işlenmesi için ne kadar çok enerji harcanırsa, hücrelerimizi yenilemek ve hastalılarla mücadele etmek için harcanacak o kadar az enerji kalır.
İçtiğimiz su
İçtiğimiz sular, bedenimizde çözünmesine olanak bulunmayan miktarda çeşitli tuzlar içerir. Çaydanlıklarımızda oluşan taşlar da bu tuzlardır. Ek olarak, içtiğimiz sularda bulunan başka zararlı maddeler, örneğin, çorbamızın içindeki yanık gıda parçaları da bedenimize girer ve temizlenmesi çok zor zararlı birikintiler oluşturur.
Musluk salarında radyoaktif madde kalıntıları bulunabilir. Kaynatmak bu maddeleri ortadan kaldırmaz. Suyumuzu kaynatarak bazı zararlı maddelerden kurtulabiliriz ama aynı zamanda bedenimizde ihtiyaç duyulan aktif oksijen formlarını da ortadan kaldırmış oluruz. Kaynatma, ölü suyun ortaya çıkmasına neden olur çünkü kaynatma sonucunda suyun yapısı değişir ve su topraktan kazandığı değerli biyolojik bilgiyi yitirir. Bu nedenle, sürekli kaynamış su kullanmak sağlığımız için yararlı değildir.
Yapılandırılmış su
Yapılandırılmış su, sağlığımız için en yararlı su türüdür. Bu tür suyu sebze ve meyvelerden, sebze-meyve sularından ve erimiş buzdan sağlayabiliriz. Bilim insanları, Kuzey Rusya’da, Sibirya’da yaşayan Yakut halkı mensuplarının ortalama yüz yıl yaşadıkları gerçeğiyle ilgilenmiş, bazı araştırmalar yapmış. Ne musluk suları, ne de kuyu suları vardır Yakutların; çok az sebze ve meyve yiyebilirler; beslenme rejimleri genel olarak hayli yoksuldur ama buna rağmen hemen hemen hiç hasta olmazlar. Araştırmalar sonucunda bu sırrın nedeninin gayet basit olduğu anlaşılmış: Yakutlar asırlardır sularını kestikleri buz parçalarını güneş altında erimeye bırakarak elde ediyormuş.
Buzda elde edilen su
Biliyoruz ki, yaşlanma kırışıklıklarla baş gösterir. Kırışıklıklar bedenimizdeki hücreler kurumaya başladığı zaman oluşur. Bu durumun ana nedenlerinden biri bedenimizin tükettiğimiz türdeki suyu işleme ve özümseme yeteneğinde olmayışıdır.
Yetişkin olduğunuzda kemiklerimizin büyümesi durur. Yiyecek ve içeceklerimiz aracılığıyla bedenimize giren fazla kasiyum tuzları, damarlarımızda ve eklemlerimizde birikir. Bu kan dolaşımında düzensizliklere, karaciğer ve böbreklerimizde taş oluşumuna ve bütün beden sağlığımızda giderek kötüleşmeye neden olur.
Yaşlanma sürecini yavaşlatmak için erimiş buzdan su hazırlamaya ve bu suyu kullanmayı öğrenmemiz gerekir.
Erimiş buzdan yapılandırılmış su hazırlanması
Yapılandırılmış su her türlü su kullanılarak hazırlanabilir. Suyu bir tencereye koyun, kapağını kapatın ve -4 derecedeki bir buzlukta iki, üç saat tutun. Sonra tencereyi buzluktan çıkarın ve buzlaşmış yüzeyi kırın. Buzun altında kalan su, bedenimizin hücrelerinde bulunan su ile aynı yapıya sahiptir.
Kışın yapılandırılmış su hazırlamak çok daha kolaydır. Suyu bir kap içinde dışarıya koyun. Tamamen buz tuttuktan sonra içeri alın ve ısıtmadan, kendi kendine erimeye bırakın. Her sabah bu sudan aç karnına yalnızca bir bardak içmek bile ruh halinizi ve görünüşünüzü değiştirir.
Bu tür su özellikle yaşlı insanlar için çok yararlıdır çünkü yalnızca bedenlerindeki sağlıksız birikintileri temizlemekle kalmaz, aynı zamanda yaşlı ve ölü hücreleri de temizler ve böylece kanserden korunmalarını sağlar.
Suyu nasıl içmeliyiz?
Buzdan eritilmiş soğuk suyu, küçük yudumlar halinde içmeliyiz. Sık sık kabızlık çeken kişiler yapılandırılmış soğuk suyu mideleri boşken içmek suretiyle kalınbağırsaklarını harekete geçirebilirler.
Pek çok insan yemek yerken su içmeyi sever. Ama bu tavsiye edeceğimiz bir şey değildir çünkü midemizde sindirimi sağlayan sıvıları seyreltir. Yemeklerle birlikte sıvı alma alışkanlığı gaz, şişkinlik, kabızlık ve ülser gibi rahatsızlıklara neden olur. Bütün sıvılar yemeklerden on beş-yirmi dakika önce ve en az bir saat sonra tüketilmelidir.
Yemekten sonra hissedebileceğiniz susuzluğu gidermek için birkaç kez ağzınızı çalkalayın. Eğer susuzluk hissi geçmezse, bir elma yiyin. Elma iyice yıkanmalı ve kabuğu, çekirdekleri ve çekirdek koçanıyla, yani çiğnenebilen her şeyiyle birlikte yenilmelidir. Çekirdekler ve çekirdek koçanı bedenimiz için çok gerekli olan iyodin ve başka elementleri bol miktarda içerir. Altı elma çekirdeğinin bedenimiz için gerekli günlük iyodin miktarını içerdiği kanıtlanmıştır.
Suyun hafızası
Su doğadaki başka bileşiklerden bilgi depolama yeteneği ile ayrılır; suyun hafızası vardır.
Zaten bildiğimiz gibi, hücrelerimizin yüzde 70’i sudur. Hasta bir organdaki su, hastalık hakkında bilgi içerir. İlaçlar suyun yapısını bir süre için değiştirir fakat tedaviden sonra su hala hastalığı hatırlar. Bu, yalnızca basitleştirilmiş bir tanımlamadır, gerçekte ise son derece karmaşıktır ve binlerce değişik tepkimeye dayalıdır. Konuyu anlayabilmek için karmaşık formülleri çözümlememize gerek yok. Suyun benzersiz yararlarının yanı sıra zararları da vardır. Örneğin hastalıklar hakkında bilgi depolayarak kronik hastalıkların sürmesine neden olması olumsuz bir özelliktir. Bunu nasıl engelleyebiliriz? Soruna çare bulmak için bedenimizdeki suyun yapısını değiştirmeye çalışabiliriz. Bunu nasıl yapabiliriz? Aşağıda verilen iki yöntem de her derde deva değildir; ancak bu yöntemleri kullanan bazı kişilerin sağlığı hızla düzelmiştir.
1- Beş ay süreyle, içmek ve yemek yapmak için yalnızca erimiş buzdan elde ettiğiniz suyu kullanınız (sonbahar ve kış aylarında).
2- Günde iki-dört bardak (yarım litre), taze sıkılmış sebze ve meyve suları veya bu suların karışımını içiniz (yaz ve bahar aylarında).
Kaynak:
Prof. Mikhail Tombak – “150 Yıl Yaşayabiliriz” Uzun ve Sağlıklı Yaşam Kitabı