lotus-flowerSağlıklı mısınız? Zihniniz huzurlu mu? İçte ve dışta iyi bir dengeye sahip misiniz?
Cevabınız evet ise bu çok güzel çünkü mutlu olmanız gerekir. Fakat kaç kişi bu sorulara, sınırlama koymaksızın, gerçekten evet cevabı verebilir.
Mutluluk… Küçücük bir kelime, insanların pek de ona aldırış etmiyormuş gibi göründükleri aslında çok büyük bir olgu.
Gazetenizi açınız; merak ederek, mutluluk kelimesinin bu gazete içinde (reklamlar haricinde) bulunup bulunmadığına bakınız. Eminim ki, o kelimeyi ya çok zor bulacak ya da hiç bulamayacaksınız. Genelde okuyacağınız konuları burada tek tek yazmak istemediğim kadar olumsuz haberler olacaktır.  Halbuki mutluluk, hayatın amacı değil midir? Peki, mutluluk nasıl elde edilir?
Medeniyetin ve teknolojinin, mutluluğu elde etmede başarılı olmamız konusunda pekte yardım sağladığı görülmemektedir. Şüphesiz ki çevremizde  miktarı git gide fazlalaşmakta olan cep telefonları, bilgisayarlar, internet, otomobiller, uçaklar bulunmaktadır. Fakat sokakta, trende, metroda, spor ve alışveriş merkezlerinde yüzlere iyice bakınız. O yüzler asıktır, kaygılıdır. Çünkü hayat, organizmayı tüketen sürekli bir mücadeledir. Maddi gelişme de, insanın mutluluğuna hizmet etmemiş, aksine ona sırt çevirmiştir. Acaba mutluluk, geriye bakmaktan kendini alıkoyarak, hiç durmadan iş dünyasın da başarı basamaklarının tırmanılması ve büyük bir enerji harcayarak bir tepeye varmak mıdır? Hiç zannetmiyorum. Çünkü sonsuz merdiveni olan ve var olmayan bir tepeye nasıl ulaşılacak?
Beşeriyet çoğu zaman daha sade, daha hakiki, kendisinin gerçekten doğasına uygun bir hayatın hasretini duymaktadır.
İşte o zaman Batı, kendisine bir bilgelik dersi, hayatta işe yarar bir disiplin için neredeyse bütün öğretilerin yeri olan Doğu’ya başvurmaktadır. Bu da tüm dünya da son zamanlar da en tanınmış en çok uygulanan öğretilerden bir tanesi olan YOGA’ dır.
Zaten siz de, hemen hemen bu tür bir sebeple Yoga ve Sağlık dergisini almadınız mı?
Ne olduğunu tam bilmeksizin hatta hiç uygulamaksızın, kulaktan dolma bilgilerle YOGA’ dan bahsedildiğini herhalde duymuşsunuz. Hatta Yoga’nın kuş tüyünden bir yatak üzerinde yatıyormuş gibi çivili bir tahta üzerine uymak, bacakları baş üstünden aşırmak, başının üzerinde saatlerce durmak, acı duymadan kan akıtmadan, dili delmek gibi konuların Yoga’da olduğunu söyleyeceklerdir. Özellikle Hindistan’da kendilerini bu çeşit gösteri hareketlerine vermiş olan fakirler elbette ki vardır. Onlardan bazıları Yoga’nın öğrenilmesi ve uygulaması suretiyle, beden ve zihin disiplininin vermekte olduğu gücün bir kısmını elde etmişlerdir. Fakat bunlar geçim vasıtası olarak, yurtseverlerin ve yabancıların iyi niyetlerinden faydalanarak gösteri yapan kişilerdir.
Gerçek Yogiler, kendilerini bu şekilde göstermezler. Onlar, binlerce yıldan beri, yavaş yavaş tekamül ettirilmiş bir hayat ilminin emanetçileridirler.
Yoga ne fakirizm (Hint felsefesinde insan vücudu bütün kötülüklerin kaynağı sayıldığından, bedene eziyeti ruhun kurtuluşu ve mutluluğu için gerekli gören çilekeşlik), ne de sihirdir. Bunun o kadar önemi yoktur. Çünkü Yoga dersi deneyimseldir. Uzman eğitmen eşliğinde Yoga dersine katıldıktan sonra kararınızı kendiniz rahatlıkla verebilirsiniz. Eminim ki ders sonundaki bedensel ve zihinsel huzuru, mutluluğu hissedeceksiniz. Bu öğreti fiziksel ve netleşmiş düşünsel egzersizlerle hem bedeni, hem de zihni geliştirmekte, bunu uygulayanlara hayat ilmini ve eşsiz kudretlerini sunmaktadır.
Hangi yaşta olursanız olun, Yoga size esenlik getirecektir. Eğer genç iseniz, kendinize güzel bir hayat hazırlayacaksınız. Eğer genç değilseniz, “Başlamak için artık çok geç, pek yaşlıyım benden geçti” dememek gerekir. Eski devirlerde 40 yaşındaki bir insana yaşlı deniliyorken şimdi insanoğlu kırk yaşında, çağının zinde zamanındadır.
Yıllarca süren birçok deneyimler ispat etmiştir ki, Yoga, cinsiyet ve yaş ne olursa olsun, herkese sağlık, huzur, canlılık vermekte yaşama mutluluğunu aşılamaktadır.
Yoga disiplini size bedenin ve ruhun sağlığını kazandırmak için, sizden ne beklenmedik bir beceri, ne de öyle sıra dışı bir yetenek istemektedir. Hayatınızın günlük stresleri arasında, Yoga’nın öğrenilmesi ve uygulanması için uzun saatler ayırmanıza gerek yoktur. Çabucak cesaretinizi kıracak olan sıkı kurallar sizden istenmez. Ders haricinde Sadece 15 ile 30 dakika arası olmak üzere günlük bir gayret gösterip, daha sonraları da size çok doğal gelecek düzeni benimsemiş olacaksınız. Yeter ki çalışmalarınız kesintisiz, sürekli olsun. Önemli olan yalnız Yoga’ya başlamak değildir, bu yolda sebat etmek de gerekir.
Artık bedensel rahatsızlıklardan kurtulmuş, irade ve karar gücünün gelişmesi ile nefis hakimiyetine, zihinsel sağlığına kavuşmuş, şüphelerden, kaygılardan, sabit fikirlerden, komplekslerden arınmış ve berrak bir düşünce tarzı kazanmış olarak karşınızdaki doğru yolu, parlak anları, güzel geleceği göreceksiniz.
Mesleğiniz ne olursa olsun, başarılı olmuş olacak ve nihayet mutluluğun ne demek olduğunu anlayacaksınız…

Yüreğimizi  yeni farkındalıklara açabilmemiz dileğiyle…

Sevgiler…
Mert Güler
Yoga ve Sağlık Dergisi – Mayıs 2010