öğrenmek içinÜnlü bir Zen hikayesi…

 

Bir felsefe profesörü büyük bir ermişi görmeye gitmişti ve ona Tanrı hakkında soru sordu ve ona karma hakkında soru sordu ve ona reenkarnasyon teorisi hakkında sordu. Ve ona pek çok şey sordu… Sorular ve sorular ve sorular. Ve ermiş “Yorgunsun, yolculuk uzun sürmüş ve böylesine sıcak bir öğleden sonra tepeye tırmanmaktan terlemiş olduğunu görebiliyorum. Çok yorucu olmalı. Bekle, acelemiz yok. Bu sorular biraz daha bekleyebilir. Senin için bir fincan çay hazırlayayım. Ve kim bilir, çayı hazırlarken cevabı bulabilirsin” dedi.

 

Şimdi profesörün biraz aklı karışmıştı ve bu çılgın adama gelmenin doğru bir şey olup olmadığından şüphelenmişti. “Bu sorular çay içerek nasıl cevaplanır?” Fakat artık dönmenin bir anlamı yoktu; biraz dinlenmesi gerekiyordu. “Ve çayın herhangi bir şekilde bir zararı yok, o halde çayı içip buradan kaçmalı.”

 

Ermiş, çayı getirdi, çaydanlığından bardağa dökmeye başladı ve dökmeye devam etti. Bardak dolmuştu ve çay tabağa dökülmeye başladı ve tabak da dolmuştu. O zaman Profesör, “Dur! Ne yapıyorsunuz? Çay yere dökülmeye başlayacak. Artık bardağın tek bir damla için dahi yeri yok. Çıldırdınız mı ne oldu?” dedi.

 

Ermiş kalpten gülümsedi ve “Demek ki sen zekisin! Anlayabiliyorsun. Şayet bardakta yer yoksa artık onun içine çay koyamayız. Senin kafanda yer var mı? Olduğum her şeyi senin içine dökmek isterdim. Fakat kafanda yer var mı? O aşırı düzeyde dolu, kalabalıklaşmış durumda değil mi? Benim yanıtım bu” dedi.

 

“Yeniden gel, önce kafanı boşalt. Bir şey bilmez halde gel. Sen aşırı bilgilisin. Senin içinde devam eden gürültüyü duyabiliyorum. Daha sessiz olarak gel. Ve sen öğrenmek için gelmemişsin; sen tartışmak için gelmişsin” dedi.

 

Osho – Mükemmel Ermiş