531404_206868116108151_1952404233_n

Bir keresinde biri benimle bu çok basit, ama bir o kadar da önemli bir keşfini paylaştı: “Eğer bir şeyi arzu edersem, acı çekiyorum…”
Bundan daha basit ne olabilir? Bu önemli ders onun kendi deneyimiyle ortaya çıkmıştı.
Bazı arzular elbette ki tamamen zararsızdır. Eğer dinlenmek istiyorsanız, dinlenin. Aynı şey yemek, konuşmak, yürümek ve kitap okumak için de geçerlidir. Ama eğer yemeğe ya da dinlenmeye, konuşmaya, sevişmeye, güçlü olmaya ya da aydınlanmaya karşı nörotik bir arzu duyuyor ve acı çekiyorsanız, o zaman durma olanağına sahip olduğunuzu görün. Arzunuzun tam ortasında durmaya ve onu gerçekleştirmek için herhangi bir harekette bulunmadan arzunun ateşinde yanmaya hazırlıklı olmalısınız.

Bir arzuya göre hareket etmenin tamamen uygun bir hareket olduğuna dair savunmalarınız olabilir;
“bu seferlik…” “bir kere daha…” “son kez…”.
Ama isterseniz bu savunmaların tam ortasında bile durabilirsiniz. Bu noktada, eğer siz kendinize bir çıkış yolu sağlamazsanız, karar içsel olarak alınır “Beni öldürse bile, şu anda kıpırdamadan duracağım.” Hareket etmemek, teslimiyetin huzurunu, yeniden doğuşu ve kurtuluşu sağlar.
Bu keşifle beraber, arzu ettiklerinize kölelik ya da bağımlılık yaratan alışkanlıklar doğal olarak gücünü yitirir. Bu noktada, bağımlılığı kesip atmak mümkün olur. Daha sonra, o ani güdü tekrar meydana geldiğinde artık bir seçiminiz olduğunu bilirsiniz. Ne kadar güçlü olursa olsun, ani güdüleriniz tarafından yönetilmeyeceğinizi bilirsiniz.

Eğer şu anda arzularınıza göre hareket ediyorsanız (pek çok kişi bir dereceye kadar bu durumdadır), bulunabileceğiniz bir başka yaklaşım da, arzularla ilişkinize bilinçli olarak bakıp gerçeği söylemektir. Bilinçli bir farkındalıkla zihninizin arzulara nasıl kapıldığını görebilir ve aranızdaki gerçek ilişkiyi keşfedebilirsiniz. En azından böylece her zaman kullandığınız savunma mekanizmalarına geri dönmezsiniz.
Kendinize, bir zevk nesnesine olan arzunuzu sonuna kadar deneyimleme izni verin. Bunun sizi aynı eski yola götüreceğini bilseniz de, ona bağımlılığınızı belki de şu ana kadar hiç tamamen ve bilinçli olarak kabul etmemiş olabilirsiniz. Bu büyük tutkuda enerji vardır. Kendi arzunuzun saf kuvveti tüm hücrelerinizi titretebilir. O kuvveti sonuna kadar deneyimleyin, uyuşmayın ve kendinizi soyutlamayın. Uyanık olmayı ve bilinçli olarak arzunun şenlik ateşinde yanmayı deneyimleyin.

Bir arzuyu dışa vurmak çaba gerektirir. Ne istediğinizle ya da neyi kaybettiğinizle ilgili imgeleme ve düşünme gerektirir. Şimdiki anı geçmişin ya da geleceğin idolleşmiş bir anı ile karşılaştırma gerektirir. Ya bir şeylere tutunmayı ya da bir şeyleri bırakmayı denemeyi gerektirir. Bu bir hareket tarzıdır.
Acaba bu sizin tarzınız mı?
Hayatınızı ne yaparak geçiriyorsunuz? Eğer arzulayarak geçiriyorsanız, acı çekiyorsunuz demektir.
Eğer acı çekiyorsanız, kendinize bakın; bir şeyler mi arzu ediyorsunuz..?

Eckhart Tolle