zen-tasavvufZen Yolu/Tasavvuf Yolu
Kendi Özünü Görmek/ Gönül Gözünü Açmak

İşte size aydınlanmayı gerçekleştirmiş, uçsuz bucaksız bir içsel yaşantıya, uçsuz bucaksız bir bilgeliğe erişmiş bir ustanın, Osho’nun, Zen ve Tasavvuf üzerine yaptığı söyleşilerden derlenmiş yetkin bir kitap…
Arka Kapak

Sufizm bir dünyadır, bir dünya görüşü değildir. Sufizm bir aşkın bilgelik halidir ama bir aşkın bilgelik felsefesi değildir.

Sufi hikayeleri felsefi değildir. İnce ipuçları ve fısıltılardır.
Zen’deki anahtar kelime ‘dikkat’tir. Sufizmdeki anahtar kelime ise ‘yürek’tir.

İkisi de hikayeler kullanır. Zen de, Sufizm de hikayeler kullanır ama hikayelerin değişik bir tadı, değişik bir havası vardır. Zen hikayesi saçmadır -bir bilmecedir, ve de çözülemeyen bir bilmece.

Sufi hikayesi bir bilmece değildir, bir meseldir. Bir şoktur, bir kılıç değildir; ikna edicidir, baştan çıkarıcıdır. Aşığın, gönül vermişin yoludur. Çok duyarlı, yumuşak ve dişildir. Zen çok erildir, Sufizm ise dişildir. Zen hikayesi sizi çıldırtır: zihinde çıldırtıcı bir durum yaratarak zihni aşmanızı sağlar. Sizi çıldırtır! Sufi hikayesi yavaş yavaş sarhoş eder, yavaştır ama kaçınılmazdır.

Sufi hikayesinin bir şiirselliği, bir ritmi vardır. Sufi hikayesinin üzerinde düşünülmez, özümsenir. Zen hikayesinin üzerinde düşünmek gerekir. Sindirilmelidir, çay gibi yudumlanmalıdır, rahat bir şekilde tadı çıkarılmalıdır. Zen hikayesi çok yoğun, gergin bir zihinle araştırılmalıdır. Tüm enerjinizi hikayeye vermeniz gerekir. Tüm dünyayı unutmanız gerekir; geriye yalnızca o ufak saçma hikaye kalır. Çözülemeyeceğini bilirsiniz ama tüm enerjinizi vermeniz gerekir. Ve her zaman bunun saçma olduğunu ve bir yere götürmeyeceğini bilirsiniz ama Usta, “Yoğunlaş! Uyanık ol! Dikkat et!” der.

Sufi hikayesi tam bir hikaye gibi dinlenilmelidir. Sufiler çok iyi hikaye anlatırlar. Sıcak ve samimi bir ortamda oturup çay veya kahve yudumlarlar. Hikaye başlayacaktır ve hikayeyi Usta anlatacaktır. Yalnızca ipuçları verir, ama çok yoğun ve etkilidir. Öğrencinin yapacağı tek şey katılımcı olarak değil de samimi, açık kalpli ve rahat bir şekilde dinlemektir. Hikayenin tadı çıkarılmalıdır. Eğer hikayenin tadını çıkarırsanız size sırlarını açar.

Sufizm bir dünya görüşü değil, görmektir. Dünya görüşü olduğunuz yerde sayıyorsunuz demektir; bir felsefeye, gerçekle ilgili belli açıklamalara inanırsınız. Aynı kalırsınız, değişmezsiniz. Dünya görüşü sizi biraz bilgilendirir, daha bilgili olursunuz.

Görmek ise sizi dönüştürür. Ancak dönüştüğünüzde, yaşamın başka yüksekliklerini ve derinliklerini deneyimlediğinizde, görebilirsiniz.

Sufizm bir görüdür. Aslında ‘Sufizm’ demek doğru değildir çünkü bir ‘izm’ değildir. Sufiler ‘Sufizm’ demez; bu başkalarının verdiği bir addır. Onlar tasavvuf derler, bu bir aşk görüşüdür, gerçeğe aşk ile yakınlaşmaktır. Varoluş hakkında düşünen kişi biraz muhaliftir çünkü varoluşu bir sorun sanır – sanki varoluş ona meydan okuyordur ve o da buna karşılık veriyordur, sırrı çözmelidir, gizemi yok etmelidir. Savaşır.

Sufi der ki: “Biz ve varoluş biriz. Varoluşla kavgaya lüzum yok. Gönlünü al, birleş, davet et, sev, arkadaş ol ve varoluş sırlarını kendisi açacaktır.”

Düşünmeye gerek yok. Yaşayın onu! Gerçeği yalnızca yaşayarak bilebilirsiniz.

Yazar: Osho
Yayınevi: Okyanus Yayıncılık
190 Sayfa